Bilmem ki
Hangi yılın aynı ekim günüydü
Güneş tıpkısının aynası gibiydi
Saçlarında aynı ılık rüzgar
Gözlerinde aynı soluk kızıllık
Cismi aksine bakarcasına tanıdık
Ahvalini sormayın utanıverir
Eski bir libas, delik bir çarık
Derviş hayret ediyordu hayata
Köhne ve yitirilmiş dünyaya
Gam doluyordu, keder soluyordu
Hayrolsun diyordu bir gaib sadâ
Dağ başları karlar eritiyordu
Hayrolaa, hayrolaa, hayrolaa
Hayrola ki meyl etmeye atiye
Beriye bakmaya, evvele aldanmaya
Var olmuş ve olacağı Hak’tan bile
Derviş yürüyordu adımları derin
Gülüyordu onu görenler uzaktan
Oysa bilinmez görmeden içtekini
Derviş derin değil deli bilinir
Deniz derin bilinmez can alabilir
Bilenler boğulur, derviş sağ bulunur
Kimbilir, kim ne bilebilir, BİLİNMEZ.
Bir yanıt yazın