Tövbe Kıvamı
İnsan beşer olma özelliğinden dolayı tümüyle hatasız olma vasfına ulaşamıyor. Ulaşma imkânı da kendisine sunulmuş değil. Ömür yolculuğu ağlayarak başlarken muhtemelen içinde birçok manaları saklıyor. Belki de yeni doğmuş bir bebeğin gözyaşlarının bir kısmı ömrü boyunca yapacağı hatalardan ve asla olamayacağı hatasız kulluktan, acizlikten kaynaklanıyor.
Hakikat’e ulaşma derdindeki saliklerin yola tövbe ile başladıkları ifade edilir. Bu tövbe öyle bir tövbedir ki nefsin tasfiyesi ile ruha hicret etmenin ilk adımıdır. Âcizane kendi hayatımdan da bildiğim kadarıyla ilk tövbe bir daha asla bu hataya düşmeyeceğim-ler ile başlar. Muhtemelen ekseriyetimizin yaşadığı da bu. Lakin İbn-i Arabi Fütuhât-ı Mekkiye eserinin Tövbe, Mücahede ve Takva bölümünde çok kıymetli bir bilgiyi bizimle paylaşıyor. O da tövbede bir daha asla yapmayacağım gibi ifadelerin şirk olduğu hususu. Çünkü bir daha asla yapmayacağım gibi ifadeler gayba dair hükümler içermektedir. Gaybı bilen ise yalnızca Allah’tır. Bu durumda salik aslında yolun başında düşmekten en çok korktuğu veya korkması gereken hataya bilinçsizce düşmüş oluyor. İbn-i Arabi Hazretleri bu husustan mütevellit tövbenin bir daha asla yapmamak için gayret göstermek üzere olması gerektiğini vurguluyor. Tabi ki bu gayret hal ve kal birlikteliği içinde olmalı. Zira bir daha asla bu hataya düşmeyeceğim gibi haddimizi aşan ifadeler bizi tekrar tekrar düşmelere götürüyor. Bu silsile Allah muhafaza sonunda insanı nisyandan isyana sürükleyebiliyor.
İnsan farkında olmadan bu esbab-ı şirke düştükçe, Hz. Allah bu hataların farkına varılması için insanı aynı hataların başına tekrar tekrar döndürüyor olabilir. Ruhun faziletlerine ulaşmak, Allah’ın yeryüzündeki Halifesi olmak, ilk adım olan tövbenin kıvamını yakalayarak başlıyor. Tövbenin kıvamı ise tam bir pişmanlık ve samimiyetle İbn-i Arabi’nin buyurduğu şekilde sürekli gayret ile oluşuyor. Hz. Âdem efendimiz de bu dünyaya indirildiğinde tövbe ile yolculuğa başlamıştı. Hülasa ruhumuzun faziletlerine ulaşmak için öncelikle nefsimizin bedbahtlıklarıyla yüz yüze geliyoruz. Eksiklerimizden ve hatalarımızdan Allah’a sığınırız. Selam ve dua ile…
H. Ammar Akdemir
Bir yanıt yazın