Kapatmak için ESC tuşuna basın

Eğitimde Öğretmen Faktörü

Eğitimde Öğretmen Faktörü

Öğretmenlik insanlık tarihinin en eski, en mukaddes, en mühim mesleğidir. Peygamberlerin, insanlara dünyevi ve uhrevi hayat için yapılması ve yapılmaması gerekenleri, iyiyi ve kötüyü, doğruyu ve yanlışı, kısaca insana insanlığı öğretmek için yaratıcı tarafından görevlendirilmiş kişiler olduğunu göz önünde bulundurarak öğretmenlik peygamber mesleğidir desek yeridir.

İnsan, bir takım hazır bilgi ve yeteneklerle değil, keşfedilip geliştirilmesi gereken potansiyellerle dünyaya gelir. Eğitim-öğretim geniş manada insanın maddi ve manevi tüm ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli potansiyellerin keşfedilip geliştirilmesi için yapılan faaliyetlerdir. Eğitim-öğretim insan için, öğretmen eğitim-öğretim için en temel, en önemli ve vazgeçilmez unsurdur.

Günümüzde eğitim-öğretim faaliyetleri büyük oranda sistematik bir şekilde belli kurumlarca yürütülmektedir. Toplumun bu kurumlardan beklentisi, asgari on iki yıl emanet ettiği evlatlarının; topluma yararlı, istendik davranışları gerçekleştiren, nitelikleri üstün bireyler olarak yetiştirilmesidir. Eğitim sisteminin amacına uygun bireyler yetiştirebilmesi, alanında iyi yetişmiş ve mesleğinin gerektirdiği niteliklere sahip olan öğretmenlere bağlıdır.[1]Zeliha Tuğba Elmas, İlköğretim Öğrencilerinin ve Öğretmenlerinin Fen ve Teknoloji Dersindeki Öğrenci Başarısını, Tutumunu ve Motivasyonunu Etkileyen Öğretmen Nitelikleriyle İlgili Algıları, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Burdur 2013, s.1 Eğitim sistemi içinde yetişen bireyin nitelikleriyle öğretmenin nitelikleri arasında yakın bir bağ vardır.[2]Zeliha Tuğba Elmas, age, s.3 Araştırmalar; ilköğretimin bireyin gelişiminde çok önemli ve kritik bir dönem olduğunu, bu dönemde kazanılan davranışların bireyin gelecekteki yaşamını doğrudan etkilediğini[3]Erten Gökçe, İlköğretim Öğrencilerinin Görüşlerine Göre Öğretmenlerin Etkililiği, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, yıl:2002, cilt:35, sayı:1-2, s.112, öğrencilerin bu dönemde dahi öğretmenlerinin insani ilişkilerini ve yapısal-kişilik özelliklerini önemsediklerini göstermiştir.[4]Zeliha Tuğba Elmas, İlköğretim Öğrencilerinin ve Öğretmenlerinin Fen ve Teknoloji Dersindeki Öğrenci Başarısını, Tutumunu ve Motivasyonunu Etkileyen Öğretmen Nitelikleriyle İlgili Algıları, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Burdur 2013, s.9 Bu demektir ki öğretmen, en küçük öğrencisine dahi yaklaşırken azami hassasiyet göstermeli, mesleğinin gereklerine aykırı küçücük davranışlarının bile yetiştirdiği birey üzerinde menfi sonuçlar doğurabileceğini bilmelidir.

Öğretmen öğrencilere yalnızca bilgiler nakleden bir memur değildir; “kendisine verilen vazifeyi gözlerini kapayarak yapan, program müfredatını sene sonuna kadar bitirmeye muvaffak olan, hatta yalnız dersini hakkile kavrayan talebe yetiştiren muallim vazifesinin en mühim kısmını başarabilmiş sayılmaz.”[5]Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Dâvası, İstanbul: Dergah, 2016, s.68 Öğretmenin öncelikli görevi eğitimdir. Eğitim insanlığı kokuşmaktan koruyan aşıdır. Bir toplumda eğitim ihmal edilmişse, öğretim ne kadar mükemmel olursa olsun, o toplum zamanla içten içe çürüyüp yok olacaktır. Öğretim işinin eğitime tekaddüm etmesindendir diplomalı zalimin, zorbanın, hırsızın, hainin kol gezmesi.

Öğretmen, evvela sırtında en ağır mesuliyeti taşıdığının şuurunda olmalı; her anını, her hal ve fiilini buna göre tanzim etmelidir. Toplumun damarlarında dolaşan kan onundur, toplumun sıhhati ona bağlıdır; “bir memlekette ticaret ve alışveriş tarzı bozuksa bundan muallim mesuldür. Siyaset, milli tahini çizdiği yoldan ayrılmış, milletinin tarihi karakterini kaybetmişse, bundan mesul olan yine muallimdir. Gençlik avare ve davasız, aileler otoritesizse bundan da muallim mesul olacaktır.”[6]Nurettin Topçu, age, s.74

Öğretmenin fert ve toplum hayatındaki ehemmiyetine, öğrencilerin tutumlarına tesiri bağlamında bir örnek verelim. Öncelikle tutum; insanları, grupları, fikirleri ya da nesneleri konu edinen, organize olmuş uzun süreli duygu, inanç ve davranış eğilimleridir.[7]Doğan Cüceloğlu, İnsan ve Davranışı: Psikolojinin Temel Kavramları, İstanbul: Remzi Kitabevi, 2006, s.521 Eğitimin tutumlar üzerindeki etkisi, ana-babanın politik ve dinsel inançlarının etkisi kadar kuvvetlidir.[8]Zeliha Tuğba Elmas, İlköğretim Öğrencilerinin ve Öğretmenlerinin Fen ve Teknoloji Dersindeki Öğrenci Başarısını, Tutumunu ve Motivasyonunu Etkileyen Öğretmen Nitelikleriyle İlgili Algıları, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Burdur 2013, s.11 Bir öğrencimin dine karşı menfi tutumunun, dini kuralları kaba ve zorbaca dayatan bir öğretmenden kaynaklandığını öğrendiğim zaman içim cız etmişti. Yerleşmiş tutumların değişmesi ise çok güçtür, insanda genellenmiş önyargılar oluşur, peşinen alınan tavırlar meselenin hakikatini kavramanın önünde büyük bir engeldir.

Öğretmen, gerek öğrencisi gerekse toplum nezdinde örnek şahsiyet olmaya, söz ve davranışlarıyla her zaman makbulü temsile gayret etmelidir. Öğretmenin mesleğini hakkıyla icra edebilmesi için şuur, ahlak ve erdem niteliklerinin yanında sahip olması gereken başka donanımlar da vardır.

Bir öğretmen evvela alanında yeterli donanıma sahip olmalıdır. Fen ve Teknoloji derslerindeki başarı, tutum ve motivasyona etki eden öğretmen niteliklerinin incelendiği bir araştırmada, ilgili ders için gerek öğrenci gerekse öğretmenlerce başarı, tutum ve motivasyonu en çok etkileyen nitelik alan bilgisi olarak görülmüştür.[9]Zeliha Tuğba Elmas, age, s.66-67 Bu da gösteriyor ki öğretmenin alanında yeterli donanıma sahip olmadığı bir ortamda anlamlı bir öğrenim oldukça güçleşecektir.

Öğretmenin alanında yeterli donanıma sahip olması tek başına yeterli değildir. Eğitimin istenilen sonucu vermesi için öğretmenin alan bilgisi yanında bazı donanımlara da sahip olması şarttır. Öğrenci gelişim ve ihtiyaçlarını vakıf olması bunlardan biridir. Öğrencinin gelişim evreleri, her evrenin ne gibi hususiyetler barındırdığı, hangi evrede nasıl bir yaklaşım benimsenmesi gerektiği bilinip gözetilmezse, eğitimin istenilen sonuca ulaşması güçtür. Öğretmen, stratejilerini öğrencinin ilgi ve ihtiyaçlarına göre düzenlemelidir. Örneğin, çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemi olarak tanımlanabilecek adolesan dönemindeki öğrenci, emirlere, zorunlu baş eğdirmelere direnir, isyan eder. Bu dönemde gençlerin bağımsızlaşma ve olgunlaşma süreci desteklenmeli, demokratik bir eğitim ortamı oluşturularak öğrencilerin özgür hareket etmelerine imkan tanınmalı; toplum hayatında rol almaları, hayatla temas etmeleri sağlanarak sosyalleşmeleri teşvik edilmelidir. Bu dönemde gence çocuk muamelesi yapmaya devam etmek, gençten çocuk davranışları beklemek; gencin kendisine biçilen role uyması ya da isyan etmesi sonucunu doğuracak, iki durumda da gencin erişkinliğe geçişini olumsuz etkileyecektir. Öğretim ortamı, tüm gelişim dönemleri için, öğrencinin kendi gelişimsel gereksinimlerini karşılayabileceği şekilde düzenlenmelidir. Hatta öğretmen, genç ile ailesi arasında yaşanan çatışmaların çözümünde de aileye rehberlik etmelidir. Adolesan dönemindeki öğrencilerin birçoğunun otoriterlik, aşırı baskı, sorunlarına cevap vermeyen bilgiler öğretilmesi gibi sebeplerle; okuldan soğuduğu, henüz doğru dürüst bir meslek seçimi yapmadan okuldan ayrıldığı, sonraki zamanlarda buna pişman olduğu görülmüştür.[10]Refia Uğurel-Şemin, Gençlik Psikolojisi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1984, s.189-196 Öğrencinin gelişim ihtiyaçlarının gözetilmesi eğitim öğretimin verimini arttıracağı gibi bu tür pişmanlıkları da önleyecektir.

Öğretmenin sahip olması gereken bir diğer donanım ilke ve yöntem bilgisidir. Bilmek çoğu zaman tek başına anlam ifade etmez. Etkili bir şekilde aktarılamayan bilginin hiçbir değeri yoktur. Öğretmenin öğretim sürecini etkili bir şekilde yönetebilmesi için öğretim ilke ve yöntemlerine vakıf olması şarttır. Öğretim ilkeleri anlamlı bir öğrenme gerçekleşmesi için gözetilmesi gereken hususlardır. Öğretim yöntemleri ise öğrencinin ve konunun özellikleri, yer ve zaman koşulları göz önünde bulundurularak öğretimi en etkili şekilde gerçekleştirmek için seçilecek yollardır. Bunların gözetilmediği bir öğretim ortamında ders yeknesak ve sıkıcı, öğrencinin ilgi ve motivasyonu düşük olacak; anlamlı öğrenim güçleşecektir.

Eğitim-öğretimden istenilen sonucun alınması için etkili bir sınıf yönetimi de şarttır. Sınıf yönetimi; “kaynakları örgütleme, çevreyi etkili bir biçimde düzenleme, öğrenci gelişimini gözleme, ortaya çıkabilecek öğrenci sorunlarını önceden tahmin edebilme gibi unsurları”[11]R Waterhause. Classroom Management, Educational Press, Stafford, 1990, s.5; aktaran Ali Rıza Terzi, Sınıf Yönetimi Açısından Etkili Öğretmen Davranışları, Milli Eğitim Dergisi, yıl: 2002 Yaz-Güz, sayı: 155-156( http://dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/Milli_Egitim_Dergisi/155-156/terzi.htm) içerir. Öğretmenin sınıfı etkili bir şekilde yönetemediği durumlarda öğretime ayrılan zaman ve emek artacak, öğretimin istenilen şekilde yürütülmesi güçleşecektir. Etkili bir sınıf yönetimi için yöntem bilgisi ve kabiliyet şarttır. Yetkinlik düzeyi yüksek olan öğretmenlerin sınıf içinde karşılaştıkları istenmeyen davranışlarla baş etmede olumlu, etkili ve uzun vadeli yöntemler tercih ettikleri; düşük yetkinlik düzeyindeki öğretmenlerin ise olumlu yöntemler yanında emretme, bağırma, fiziksel ceza uygulama gibi olumsuz ve kısa vadeli çözümlere yöneldikleri saptanmıştır.[12]Özlem Bulucu, İlköğretim I. Kademe Öğretmenlerinin Sınıf Davranış Yönetiminde Yetkinlik Algılarının Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,  Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Adana, 2003; aktaran Erdoğan Şama, Kürşat Tarım, Öğretmenlerin Başarısız Olarak Algıladıkları Öğrencilere Yönelik Tutum ve Davranışları, Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, yıl 2007 Kış, cilt: 5, sayı: 1, s 141 Bu gösteriyor ki etkili sınıf yönetimi için öğretmenin mesleki yeterliliğinin yüksek olması da gereklidir.

 

Birbirine bağlı birçok unsuru barındıran eğitim sistemi içinde kilit rolü üstlenen öğretmenlerin vazifelerini daha da zorlaştıran; sistem, aile ve fiziki imkânsızlık kaynaklı sorunlar vardır. Lakin bunlardan evvel öğretmenliği kendi içinden çürüten bir sorun vardır. Bu, öğretmenlerin umutsuzluğa, tabiri caizse çaresizlik psikolojisine düşmeleri; kötü gidişat ve sonuçları kendileri dışında sebeplere bağlama kolaylığına gitmeleridir.[13]Doğan Cüceloğlu’nun “Anlamlı ve Etkili Bir Yaşam İçin Savaşçı” isimli kitabında meslektaşlarınca mesleğinden soğutulan bir öğretmenin sorunları işlenir. Yukarıda bahsettiğimiz durum için güzel bir örnektir.  Yapılan bir araştırmaya göre öğretmenler, başarısız öğrencilerin “ailenin ilgisizliği (% 91), aile ortamının huzursuz olması (%63), aile bireylerinin eğitim seviyesinin düşük olması (%60), ailesinin ekonomik sorunları (%57), öğrencinin zihinsel gelişiminin sınıf düzeyinin gerisinde olması (%51)”[14]Erdoğan Şama, Kürşat Tarım, Öğretmenlerin Başarısız Olarak Algıladıkları Öğrencilere Yönelik Tutum ve Davranışları, Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, yıl 2007 Kış, cilt: 5, sayı: 1, s144 gibi sebeplerden başarısız olduklarını ileri sürmüşlerdir. Şüphesiz eğitimde aile faktörü çok önemlidir. Fakat öğretmen ailenin yetersiz kaldığı durumlarda da öğrencinin eğitiminden mesuldür. Anne baba çocuğa iyi bir eğitim vermekte yetersiz olabilir, anne baba cahil olabilir, aile huzursuz hatta dağılmış olabilir. Eğitim kurumları tam da bunun için vardır, neticede öğretmenlik mesleği her hal ve şartta eğitim-öğretim işini profesyonelce yapmayı gerektirir. Şu cümleyi meslektaşlarımdan sıkça duymak bana büyük esef verir: “Anasının babasının terbiye edemediğini biz mi terbiye edeceğiz!” Tertemiz ve masum bir dimağa sahip olduğu altı yedi yaşlarından erişkinlik yaşlarına kadar öğretmenlerin elinden geçen bir ferdin terbiyesinden öğretmen nasıl mesul olamaz? Şüphesiz bazı koşullar dolayısıyla istenilen sonuca tam olarak ulaşamamak muhtemeldir. Lakin öğretmenin katiyen “bana ne canım ben ne yapayım anası babası adam gibi terbiye etseymiş!” deme lüksü yoktur. Kaybedilmiş bir fert için içinde bir sızı hissetmeyen, ıstırap çekmeyen, nefsine pay çıkarmayan öğretmen,  öğretmen değildir! Öğretmenlik ancak aşkla, sevgiyle yapılacak bir meslektir, bu meslekte mihnet ve sıkıntılar çokçadır, bu meslek tahammül mesleğidir; bu meslekte boş sözle kendini avutmaya, söylenip şikâyet etmeye mahal yoktur. Hal ve şartlar malumdur, eksik ve kusurlar malumdur. Bu yola girecek kişi tüm bunları göz önüne alarak, her hal ve şartta elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışacağına, söylenip şikâyet etmek yerine imkân ve çözümler üretmeye çalışacağına ikna olmalıdır. Aksi halde böyle gelmiş böyle gider, baş sallanır maaş alınır!

Yazdır

Dipnotlar:

Dipnotlar:
1 Zeliha Tuğba Elmas, İlköğretim Öğrencilerinin ve Öğretmenlerinin Fen ve Teknoloji Dersindeki Öğrenci Başarısını, Tutumunu ve Motivasyonunu Etkileyen Öğretmen Nitelikleriyle İlgili Algıları, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Burdur 2013, s.1
2 Zeliha Tuğba Elmas, age, s.3
3 Erten Gökçe, İlköğretim Öğrencilerinin Görüşlerine Göre Öğretmenlerin Etkililiği, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, yıl:2002, cilt:35, sayı:1-2, s.112
4 Zeliha Tuğba Elmas, İlköğretim Öğrencilerinin ve Öğretmenlerinin Fen ve Teknoloji Dersindeki Öğrenci Başarısını, Tutumunu ve Motivasyonunu Etkileyen Öğretmen Nitelikleriyle İlgili Algıları, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Burdur 2013, s.9
5 Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Dâvası, İstanbul: Dergah, 2016, s.68
6 Nurettin Topçu, age, s.74
7 Doğan Cüceloğlu, İnsan ve Davranışı: Psikolojinin Temel Kavramları, İstanbul: Remzi Kitabevi, 2006, s.521
8 Zeliha Tuğba Elmas, İlköğretim Öğrencilerinin ve Öğretmenlerinin Fen ve Teknoloji Dersindeki Öğrenci Başarısını, Tutumunu ve Motivasyonunu Etkileyen Öğretmen Nitelikleriyle İlgili Algıları, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Burdur 2013, s.11
9 Zeliha Tuğba Elmas, age, s.66-67
10 Refia Uğurel-Şemin, Gençlik Psikolojisi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1984, s.189-196
11 R Waterhause. Classroom Management, Educational Press, Stafford, 1990, s.5; aktaran Ali Rıza Terzi, Sınıf Yönetimi Açısından Etkili Öğretmen Davranışları, Milli Eğitim Dergisi, yıl: 2002 Yaz-Güz, sayı: 155-156( http://dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/Milli_Egitim_Dergisi/155-156/terzi.htm
12 Özlem Bulucu, İlköğretim I. Kademe Öğretmenlerinin Sınıf Davranış Yönetiminde Yetkinlik Algılarının Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,  Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Adana, 2003; aktaran Erdoğan Şama, Kürşat Tarım, Öğretmenlerin Başarısız Olarak Algıladıkları Öğrencilere Yönelik Tutum ve Davranışları, Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, yıl 2007 Kış, cilt: 5, sayı: 1, s 141
13 Doğan Cüceloğlu’nun “Anlamlı ve Etkili Bir Yaşam İçin Savaşçı” isimli kitabında meslektaşlarınca mesleğinden soğutulan bir öğretmenin sorunları işlenir. Yukarıda bahsettiğimiz durum için güzel bir örnektir. 
14 Erdoğan Şama, Kürşat Tarım, Öğretmenlerin Başarısız Olarak Algıladıkları Öğrencilere Yönelik Tutum ve Davranışları, Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, yıl 2007 Kış, cilt: 5, sayı: 1, s144

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir