Sicim
Ne günlere kalacak bu feryat ne günlere kaldı yarınım?
Ne bir bulut görür bugün ne de sonu vardır dünyadaki sanrının…
Heyhat demeye bile kalmıyor azizim, yokmuş seraplarda rahat!
Akrep ve yelkovanın zarfında vuslat bekler bunca saat.
Şen ruhu saran bir cesede, bir tutam ölüm vuruyor.
Gel ya da gelme, her geçeni sanki biri mi uğurlar?
Sen gidersin, ben kalırım; gama, kedere vakit doğuyor.
Her nefes mahkum son fiile, kapanmakta şuurlar…
Tüm manzarayı tuvale sığdırmaya mı benzer hayat, ah ne beyhude…
Fırçadaki maksat bir sefermiş, binbir rengi kuşatmakta içim!
Sarıklılar söylesin, çizilir mi şu sırta vurulmuş ümitten sicim?
Ressam, bu tuval beyaz kalsın, köşeleri solmuş ve fersude…
Ah ressam kalmadı mı elinde başka kağıtlar?
Söyle bundan mı yakınır bağrındaki ağıtlar?
Hadi gel, çiz o vakit şu bendeki hesabı.
Söylenmiş şiirler ve muhaldeki yarınlar!
Bulutlar ressam, bulutları çiz yeniden
Ve bir başka yarında doldur tüm kuyuları
Bir nehir derdime, akıt söylenmiş sırları
Ressam, söyle! Gözlerin zayıf mıdır?
-Göremez mi kalpteki derince yarığı?
Hep böyle olur sanma, bu yoklukta da bir var vardır!
Mihenk taşını mı kırmışlar bunca akan sular?
Bir pınar, dağ başından gürülder ve çağlar.
Gör bak azizim, şu taşda da bir can vardır!
Bir yanıt yazın