Ömer Halisdemir, 15 Temmuzda göğsümüzü kabartan kahramanlardan. Dursun Ali Erzincanlı’nın Halisdemir hatırasına yazdığı “30 Kuş” isimli şiiri ilk kez televizyonda dinlerken duygulanmış, sevinmiştim, zira kahramanları diri tutmak önemlidir. Lakin şiirin bir yerinde sevincim şaşkınlık, üzüntü ve öfkenden mürekkep garip bir hisse tebdil oldu. Erzincanlı o dokunaklı sesiyle şehid Halisdemir vasıtasıyla Peygamber Efendimizi konuşturmaya başlamıştı:
“Baba, ne oldu biliyor musun?
Peygamber alınlarımızdan öptü.
Şehitlere dedi ki;
“Kardeşlerinizi tebrik edin,
Bunlar benim garip şehitlerimdir.
Çünkü sizler düşmanla savaşırken şehit oldunuz,
Onlar kardeş bildikleri hainlerle savaştı.
Sizlerin silahları vardı,
Ama bunlar silahsızdı.
Sizler tanklarla savaştınız,
Bunlarsa kendi tanklarının altında ezildi.
Sizler uçaklarla düşmanı bombalarken şehit oldunuz,
Ama bunlar kendi uçaklarından atılan bombalara göğüslerini siper etti.
Bunlar benim gariplerimdir.
Tebrik edin kardeşlerinizi.” [1]Şiirin tam metnine ve klibine şuradan ulaşabilirsiniz: http://www.muhammeddogan.com/dursun-ali-erzincanli-otuz-kus-siiri-sehit-omer-halis-demir-hatirasina/
Şaşkınlığım şundandı; Erzincalı, Ömer Halisdemir şehid olduktan sonra Efendimizin şehidlere yönelik bu hitabını nerden haber almıştı? Ömer Halisdemir Erzincanlı’nın rüyasına girip “Dursun abi, şehid olduğumda Efendimiz geldi alınlarımızdan öpüp bizi böyle böyle taltif etti, babama iletiver” mi demişti, yoksa şehidin babası “Dursun bey Ömer rüyama girdi, Efendimiz onlara şöyle şöyle demiş, sen halka anlatıver” mi demişti, yoksa Efendimiz Erzincanlı’nın rüyasına girip “Dursun, tüm şehitleri toplayıp, 15 temmuz şehitlerinin üstünlüklerini güzelce anlattım ve onları tebrik etmeleri talimatını verdim, ümmetime haber ver.”[2]Haşa! bu hayali muhavereden dahi ihticap ederim! mi demişti?
Üzüntüm şundandı; Erzincanlı 15 temmuz olaylarını ve kendi şiirini daha müessir kılmak için pervasızca, Efendimiz ağzından detaylı bir 15 Temmuz güzellemesi döşenmiş, Efendimizi alenen kendi lirizmine alet etmiş, üstüne üstlük kendince şühedayı tefrik edip, 15 Temmuz şehitlerinin üstün olduğuna Efendimiz namına karar vermişti. Düşünebiliyor musunuz, hazret, Efendimize Bedir ve Uhud şehitlerinin de içinde bulunması gereken şehitler ordusunu toplatıp, huzurlarında 15 Temmuz şehirlerini alınlarından öptürüyor ve diğerlerinden üstün durumlarını anlattırıyor: “sizler düşmanla savaşırken şehit oldunuz, onlar kardeş bildiği hainlerle savaştı, sizin silahınız vardı, onların yoktu ilh.(kendinizi bunlarla bir tutmayın ey şehitler ordusu, siz normal şehitsiniz bunlar “benim garip sehitlerim”!) Üzüntümün diğer sebebi birçok kişi/kurum da duygularımızı galeyana getiren bu hassas konu için yazılan bu şiiri hiç düşünmeden kullanmış/yaymıştı. Katiyen hiç kimsenin kendi kurmaca gerçekliğinde[3]Maalesef ortada bizim farz ettiğimiz rüya vasıtası bile yok, yukardaki alıntı direk Erzincanlı’nın kaleminden Efendimize izafe, Erzincanlı mizansenin ürünü: “Açıkçası Ömer Halisdemir şehidimiz için yazdığım şiirde, başlangıçta babasına değil de kız kardeşine seslenmesini düşündüm. Ganime kardeşimizin sosyal medya hesabında abisini anlatımını okudum. Benim de 3 kız kardeşim var. Onların bana düşkünlüklerini bildiğim için kendimi onun yerine koyarak Halisdemir’in de Ganime’ye o olayı anlatmasını, kurşunlarla kanla anlatabileceğine ihtimal veremedim ve babasına seslenmesine karar verdim.”[http://www.yenisafak.com/hayat/halisdemir-30-kus-siiriyle-anlatilacak-2508137] Efendimizi keyfince “kullanmaya” hakkı yoktur; konu, bağlam, amaç, niyet her ne olursa olsun.
Öfkem şundandı; Erzincanlı, gülen örgütünün hain darbe girişimine karşı durup kahramanca şehid olan Ömer Halisdemir’i överken, kendisini Fetullah Gülen’le aynı mesabeye düşüren trajikomik gaflet, hata yahut uyanıklıktan kurtulamıyordu. Gülen’in kendi aşağılık emelleri için verdiği talimatların pek çoğunu efendimize izafe ettiğini, Efendimizin Türkçe olimpiyatlarına teşrif ettiği haberini, twitleri ikiye katlayın emrini vs. duymayan yoktur. Tekrar edelim niyet, amaç, konu, bağlam her ne olursa olsun hiç kimsenin Efendimiz ağzından konuşma, onun namına hüküm verme, tahminde bulunma filan gibi bir hakkı yoktur, yapan büyük vebal altındadır.[4]Peygamber sevdasıyla meşhur şairimize Efendimizin “bana yalan isnat eden cehennemdeki yerini hazırlasın” tehdidini, İslam alimlerinin Efendimize yalan isnadı hakkındaki tavizsiz tutumunu, [bkz. İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi Kütüb-i Sitte C.11 (İstanbul, Akçağ)262.] ve bu hususta sahabe efendilerimizin yaklaşımını hatırlatmak isteriz; “Amr İbnu Meymun Anlatıyor: “Ben, İbnu Mes’ud(r.a) ile perşembe akşamları karşılaşmayı hiç aksatmazdım. Bu gelişlerimde, onun herhangi bir şey hususunda: “Resulullah(a.s) buyurdular ki” dediğini hiç duymadım. İşte bu akşamlardan birinde, “Resulullah(a.s) buyurdular ki diyerek(söze başladı, fakat arkasını getiremeyip) başını öne eğdi. (Biraz bekledikten sonra) kendisine baktım. Gömleğinin ilikleri çözülmüş, gözlerinden yaşlar boşanmış, avurtları şişmiş vaziyete ayakta duruyordu. (Bir müddet bu vaziyette kaldıktan sonra) sözünü şöyle tamamladı: “Resulullah(a.s) öyle veya onun berisinde veya yukarısında veya ona yakın veya ona benzer bir şey söylemişti.” [İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi Kütüb-i Sitte C.16 (İstanbul, Akçağ)462.
Dursun Ali Erzincanlı gazetelerde “bu muhteşem destanı” nasıl yazdığını anlatmak yerine, Efendimizin şehitlere hitabını nereden, nasıl öğrendiğini, eğer kaynağı yoksa Efendimiz ağzından konuşma, onun namına mukayeseler yapıp hükümler verme hakkını nereden aldığını açıklamalıdır.
Dipnotlar:
⇡1 | Şiirin tam metnine ve klibine şuradan ulaşabilirsiniz: http://www.muhammeddogan.com/dursun-ali-erzincanli-otuz-kus-siiri-sehit-omer-halis-demir-hatirasina/ |
---|---|
⇡2 | Haşa! bu hayali muhavereden dahi ihticap ederim! |
⇡3 | Maalesef ortada bizim farz ettiğimiz rüya vasıtası bile yok, yukardaki alıntı direk Erzincanlı’nın kaleminden Efendimize izafe, Erzincanlı mizansenin ürünü: “Açıkçası Ömer Halisdemir şehidimiz için yazdığım şiirde, başlangıçta babasına değil de kız kardeşine seslenmesini düşündüm. Ganime kardeşimizin sosyal medya hesabında abisini anlatımını okudum. Benim de 3 kız kardeşim var. Onların bana düşkünlüklerini bildiğim için kendimi onun yerine koyarak Halisdemir’in de Ganime’ye o olayı anlatmasını, kurşunlarla kanla anlatabileceğine ihtimal veremedim ve babasına seslenmesine karar verdim.”[http://www.yenisafak.com/hayat/halisdemir-30-kus-siiriyle-anlatilacak-2508137] |
⇡4 | Peygamber sevdasıyla meşhur şairimize Efendimizin “bana yalan isnat eden cehennemdeki yerini hazırlasın” tehdidini, İslam alimlerinin Efendimize yalan isnadı hakkındaki tavizsiz tutumunu, [bkz. İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi Kütüb-i Sitte C.11 (İstanbul, Akçağ)262.] ve bu hususta sahabe efendilerimizin yaklaşımını hatırlatmak isteriz; “Amr İbnu Meymun Anlatıyor: “Ben, İbnu Mes’ud(r.a) ile perşembe akşamları karşılaşmayı hiç aksatmazdım. Bu gelişlerimde, onun herhangi bir şey hususunda: “Resulullah(a.s) buyurdular ki” dediğini hiç duymadım. İşte bu akşamlardan birinde, “Resulullah(a.s) buyurdular ki diyerek(söze başladı, fakat arkasını getiremeyip) başını öne eğdi. (Biraz bekledikten sonra) kendisine baktım. Gömleğinin ilikleri çözülmüş, gözlerinden yaşlar boşanmış, avurtları şişmiş vaziyete ayakta duruyordu. (Bir müddet bu vaziyette kaldıktan sonra) sözünü şöyle tamamladı: “Resulullah(a.s) öyle veya onun berisinde veya yukarısında veya ona yakın veya ona benzer bir şey söylemişti.” [İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi Kütüb-i Sitte C.16 (İstanbul, Akçağ)462. |
Bir yanıt yazın