Kapatmak için ESC tuşuna basın

Hafızanın Cilveleri

Ah bu hafızanın cilveleri… Ah unutmak… Ah unutamamak..! 

Uğraşıp didinip, uykularımdan olup, kafa patlatıp öğrendiğim, hıfz ettiğim ne çok şey var, bir şekilde hafızamdan silinip giden. 

Ve köşe bucak kaçtığım, unutmak istediğim hâlde bir şekilde kendini hatırlatan ne çok şey var. 

İlki, yani unutulanlar, hiç beklenmedik anda hissettirir yokluğunu. Ulan dersin, bu benimdi, bu da, şu da; daha dün belledim, keşfettim, fethettim. 

İkinciler yani unutulamayanlar, en olmadık anda, en adi bahaneyle kıyam eder; zincirlerinden boşanmış hergele güruh gibi oradan oraya saldırır, çağrışımlar toplar, büyür, her yeri yağma eder. 

Zihin, iradi ve nefsani isteklerle, bu istekler doğrultusunda geçmişte yaşanmış eylemlerle bağlantılı çalışıyor gibi. Ve nefsani olanlara daha çok itibar ediyor gibi.

Yani akıl ve irademizle faydalı ve lüzumlu görüp hafızamıza yolladığımız şeyler daha sonra, özellikle ilgi ve önceliklerimizin değiştiği zamanlarda, ardında sadece bir zamanlar orada bulunduğunu sezdirecek bir emare bırakarak kolayca kaçıp gidiyor.

Fakat akıl ve irademizin sınırlandığı ya da devre dışı kaldığı, bazense nefsin hâkimiyetinin arttığı zamanlarda hafızamıza giden şeyler varlığını gizleyerek, sanki orada yokmuş havası vererek yerleşip kalıyor.

Yani düşünün, fakültede sınavlarda çıkar diye öğrendiğiniz bir yığın bilgi, bir zamanlar sevdiğinizin kızın hoşuna gider diye ezberlediğiniz şiir, daha entelektüel olmak/görünmek namına edindiğiniz bir yığın şey… gün gelmiş, devran dönmüş, siz başka biri olmuşsunuz ve fark etmişsiniz ki o hafızaya yolladığınız her şey uçup gitmiş… Hatırlamak için ne kadar uğraşsanız da nafile.

Bir de düşünün, yediğiniz darbe, tokat ve kazıkların veya yediğiniz haltların veya her ne ise onların zihninizde oluşturduğu kızarıklık, morluk ve çürükler; neyle örterseniz örtün, ne tür bir makyaj yaparsanız yapın, gün gelip devran dönüp siz bambaşka bir adam olmuş olsanız bile, hiç beklenmedik bir anda gizlendiği yerden çıkıp ilk günkü gibi tüm sızısıyla benliğinizi kuşatmış. Gizleyip bastırmaya ne kadar uğraşsanız da nafile…

Yani bir nörolog, psikolog veya analist olmasam da bir hafızaya sahip olmak hasebiyle, acizane, derim ki hafızanın öyle cilveleri vardır ki zaman zaman hepimiz bu cilveler dolayısıyla acze düşeriz.

Yazdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir