Kapatmak için ESC tuşuna basın

“Reis Bey” Piyesi’nin Tematik Değerlendirmesi

Necip Fazıl’ın tiyatro eserlerinin üzerine yapılan müstakil bir eserde Reis Bey’in Necip Fazıl’ın diğer tiyatro eserlerine nazaran farklı olduğu, kişilerin olumlu ve olumsuz yönlerine dayanmadığı, içerisinde konu olarak yoğunluğun bulunduğu ifade edilmiştir.[1]Hasan Çebi,  Tiyatro Eserlerinde Madde ve Manada Necip Fazıl, (İstanbul: Veli Yayınları,1981 Buna rağmen eser diğer eserlerin değerleniş biçimiyle aynı şekilde maddeci tipler, ruhçu tipler boyutuyla incelenmiştir. Biz ise eserin içerisinde daha farklı hususiyetler olduğunu iddia ediyor ve bunları açmaya çalışıyoruz.

Reis Bey; merhameti “ağızların iğrenç sakızı” olarak tanımlayan bir ceza hakimidir. Bu onun ceza hakimi olarak görüşüne de yansımış ve ceza hukukundaki  “masumiyet karinesi”, “şüpheden sanık yararlanır” gibi ilkeleri göz ardı etmesine sebep olmuştur. Bu durum eserde söylenmemekle bazı bölümlerde defterine yazdıklarıyla sezdirilmiştir. Bu ilk görüşünde suç ve toplumu ayrı gören ve arasında sanki bir set varmış gibi düşünen bu sebeple suçlu olunmasa bile cezanın suça giydirilmesini dahi savunan Reis Bey, ferdin bu şekilde korunacağına inanmaktadır. Avukatın ilk duruşmada kendisine anahtarla alakalı bir şüpheyi iletmesi üzerine, “düzlüklerin açık manası dururken illa dolambaçlıyı aramak niçin?” cevabı ise 1. aydınlanma çağının bulanıksız olan doğruluk ve yanlışlık anlayışına gayet uygundur. Bu konuda Alev Alatlı’nın görüşleri bize rehber olmuştur.[2]Alev Alatlı, “Bana hakikati değil muradını ver”, Zaman, 15.03.2002 Bu çerçevede eserin birçok yerinde kanun ve hukuk kavramları sorgulanmış; kanuna doğrudan eleştiriler yapılmıştır. Eserin ikinci perdesiyle birlikte Reis Bey’in görüşleri değişmekte “merhamet” insanlığın kurtarıcısı haline gelmektedir. Merhameti adeta bir uyuşturucu gibi gören, insanların onsuz yaşayamamaktan dolayı bağımlı hale geldiğini dile getiren Reis Bey artık onu cemiyet için bir şifa olarak tanımlamaya başlar. Toplum’da suçlunun bütün bireyler olduğunu her ferdin kendisini suçlu olarak kabul etmesi gerektiğini ifade eden Reis Bey bu görüşü cezaevinde karşılaştığı rastlantılarla birlikte çarpıcı bir şekilde mahkeme sahnesinde sunmaktadır. Bitirim yerinde akreplerle halleşeceğini ifade eder. Bir dernek kurup insanlara ağlamayı öğretmek gibi amaçlar belirler. Burada “insandaki kötülük iktidarını dövmek yerine hohlıya hohlıya çürütmek” tezinin yöntemi sayılabilir. Otelde fuhuşa sürüklenmiş kızlar, köyünden İstanbul’a kaçmış kız v.b hep affedilmedikleri için bu durumdadırlar. Şunu da dile getirmek isteriz ki; eserdeki Katil, Reis Bey’in tezinin ispatıdır. Hasan Çebi’nin de ifade ettiği gibi “Katil, hususiyetle merhametlidir ve eserin bütününde acı bir tezadın işaretidir” Reis Bey, onu “merhamet tezinin lafazanı değil bizzat kendisi olmakla” niteler. Katil’in bu derece yükseltilip, tezat oluşturuşu ise bizce ceza hukukçularının ve psikologların, bireyin gözlemlenen davranışının baskın özelliğini, bu kişinin karakteri ile özdeşleştirme yolundaki koşullandırmalarına karşı bir tutum olarak değerlendirilmelidir.

Yazdır

Dipnotlar:

Dipnotlar:
1 Hasan Çebi,  Tiyatro Eserlerinde Madde ve Manada Necip Fazıl, (İstanbul: Veli Yayınları,1981
2 Alev Alatlı, “Bana hakikati değil muradını ver”, Zaman, 15.03.2002

Oğuzhan Sakoğlu

geçme nâmerd köprüsünden ko aparsın su seni

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir